14 ARALIK 2018 CUMA AZ YAĞMURLU ÇOK KAPALI SOĞUK BİR ARALIK GÜNÜYLE KAPATIYORUZ HAFTAYI....

Hayırlı huzurlu keyifli bir cuma olsun
inşallah hepimize...
Haftasonunuzun  da aynı şekilde
 harika geçmesini dilerim...

Bugün bölgemizde hava hafif yağışlıymış:
14/8
ben bugün sabahtan beri ısınamadım bir türlü..
haftasonu biraz ısınacakmış havamız sanırım...

Dün (13/12/18)
maalesef güne kötü bir kaza haberiyle başladık...
Ankara’da sabah saatlerinde Ankara-Konya seferini yapan
Yüksek Hızlı Tren (YHT), Marşandiz istasyonuna girişi
esnasında raylarda bulunan kılavuz tren ile çarpışması sonucu
meydana gelen kazada 3’ü makinist 9 kişi hayatını kaybetmiş,
47 kişi de yaralanmıştı. Ankara'daki tren kazası ile ilgili
TMMOB Makina Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı
Yusun Yener "Sincan-Ankara hattında henüz sinyalizasyon
bulunmuyor. Yapım aşamasındaydı. Kazanın olduğu hatta
makinistler birbirleriyle telsizle veya cep telefonu ile
haberleşiyorlardı. Kazanın sebebi muhtemelen bu." dedi.

Allah sabırlar versin geride kalan acılı ailelere ve
acil şifalar ihsan etsin yaralılara..
İnşallah bu son olsun...Allah hepimizi korusun...

BİR KİTAP/ODA

Oda Jack'in yuvasıdır, oysa Anne için burası

yedi yıldır kapatıldığı zindandan başka bir
şey değildir. Anne, azim ve beceri ve ana
sevgisiyle, oğluna özel bir hayat yaratmıştır
ama, Jack'in soruları çoğaldıkça, onun
çaresizliği de artmaktadır. Yine de, asıl
sorunlar Büyük Firar'dan sonra Dışarısı'nda
beklemektedir onları…
Filmi de güzeldi ve sanırım ödül aldı ama
 hangi kategoride tam bilmiyorum...

BİR FİLM/YAŞAMIN KIYISINDA

Hayatta bazı “an”lar ve bazı “hata”lar

asla geri döndürülemez ve bunun
yarattığı kalp kırıklıkları ve keder de
asla telafi edilemez. "Manchester
By the Sea" (Yaşamın Kıyısında)
bunun "yalın" fakat, "derin" bir örneği…

Beni çok etkilemişti bu film..önce en başta sıkıcı galiba derken....

BİR DEKORASYON FİKRİ/BİR ODA

Ahşabın doğallığı güzelliği....

CAN DOSTLARIMIZ
DÜNYAMIZIN NEŞESİ/SÜSLERİ

BİR MOTİF/BİR FİKİR
kırmızıyla yeşili yanyana 
çok seviyorum 
yakıştırıyorum ben nedense...

HERGÜN BİRAZCIK İNGİLİZCE 
NEDEN OLMASIN...

SAĞLIKLI YAŞAM/SAĞLIKLI BESLENME

Çok severim kızım da sonunda 
sevmeye yemeye başladı
çok mutluyum
bence eklendiği her şeye de kendine 
has bir lezzet katıyor diye düşünüyorum....

SANAT KÖŞEMİZİN SÜSÜ

Nocturno Entre Callejas

Luis Romero, 1954

İspanya - Ronda - Malaga

Zorlu Hayat Yolculuğumuzda
 bize destek olsun diye....

Martı doğru yapıyor anlaşılan ....

BİR TARİF/YAYLA ÇORBASI

Bu soğuklarda bir çorba iyi gider diye düşündüm..
İlk evlendiğimde ilk öğrendiğim ve her misaifr geldiğinde
 yaptığım çorba yayla çorbasıydı artık nerden estiyse:)))

Uzun zamandır da yapmadıydım yapayım birara bari...

• 1 kase yoğurt
• 1 adet yumurta
• 2 yemek kaşığı un
• 1 çay bardağı pirinç
• 1 tatlı kaşığı nane
• 1 yemek kaşığı margarin veya tereyağı
• Tuz
• • Hazırlanışı
  Pirinci yıkayarak 5 su bardağı suda haşlayın.
  Başka bir kapta yoğurdu, unu ve yumurtayı
  iyice çırptıktan sonra haşladığınız pirincin
  üzerine yavaş yavaş karıştırarak ilave edin
  (suyu az ya da fazla ise ayarlayabilirsiniz).
  Bu karışım kaynayana kadar karıştırın.
  Pişmesi için 10 dakika yeterlidir.
  Daha sonra bir tavada margarini eriterek
  içine nane ekleyin ve pişmiş olan çorbanın
  üzerine dökün. Çorbanın kesilmemesi
  için tuzunu piştikten sonra ekleyin.
  
  

YOLCULUK NEREYE/MOSKOVA

Dünyanın en çok turist çeken başkentlerinden

biri olan Moskova, ne kadar soğuk olursa olsun

sunduğu muhteşem masalsı görüntüleriyle kış

mevsimin çok yakıştığı bir şehir. Birçok tarihi

olaya tanıklık eden dünyanın en ünlü

meydanlarından biri olan beyazlara bürünmüş

Kızıl Meydanı, Moskova’nın sembolü

Kremlin Sarayı, rengarenk kubbeleriyle şato

görünümüyle Aziz Vasil Katedrali, tarihi, içinizi

ısıtacak kafeleri ve restoranlarıyla şüphesiz kış

mevsimini yaşamak isteyenler için en güzel

rotalardan biri Moskova. 

ANILAR/HİKAYELER/MASALLAR/BİLMECELER/FIKRALAR
Meksika’da İnka tapınaklarına çıkmak isteyen
Avrupalı bir grup arkeolog, birkaç yerli rehberle
yola koyuluyor. Dağın tepesindeki tapınaklara
giden uzun yolu, kısa bir sürede yarılıyorlar.
Aynı hızla tempoyla biraz daha yol aldıktan sonra,
yerliler kendi aralarında konuşup birden yere oturuyor
ve böylece beklemeye başlıyorlar. Tabii Avrupalı
arkeologlar buna bir anlam veremiyorlar.

Saatler sonra, yerliler kendi aralarında konuşup tekrar

yola koyuluyor ve sonunda tepenin üstündeki görkemli

İnka tapınaklarına geliyorlar.

Arkeologlardan biri, yaşlı rehbere soruyor;

“hiç anlayamadım, niye yolun ortasına oturup

saatlerce yok yere bekledik? “

Yaşlı rehberin cevabı o kadar güzel ki;

“çok kısa sürede çok hızlı yol aldık, ruhlarımız bizden

çok uzakta kaldı. Oturup ruhlarımızın bize yetismesini bekledik…”

Niye içimizde hep bir eksiklik duygusuyla yaşadığımızı,

niye mutlu olmayı beceremediğimizi, niye kendimiz olmayı

başaramadığımızı ve “niye” ile başlayan daha bir dolu

sorunun cevabını açıkça veriyor İnkalar’ın yaşlı torunu.

SEVGİYLE VE SAĞLIKLA KALIN...