Blog Listem

5 Haziran 2020 Cuma

5 HAZİRAN 2020 CUMA HAFTASONU ÖNCE KARANTİNA VAR DEDİLER SONRA YOK DEDİLER:)))

İŞTE HAZİRAN DA GELİVERDİ...

Öyle böyle virüslü virüssüz
acısıyla tatlısıyla
akıp gidiyor zaman yine...
Huzurlu bir ay olsun inşallah
 hepimiz için...
Ustanın ölüm yıldönümüydü 3 Haziran,
takvimcik anmadan geçemezdi tabii ki...
Usta ki ne usta..Nurlarda dinlensin...
Çok feciydi..

Video önüme düşünce seyretmişitm daha 
ne bu  böyle ya korkunç demeden
 adamcağızın  öldüğünü öğrendim..
Seyretmez olaydım etkisinden kurtulamadım...
 Adamcağız adeta tüm dünyanın  gözü önünde
 yalvara yalvara öldü..
NETFLİX/DİZİ

Kızım keşfetmiş yine ...
her hafta 2 bölüm geliyor..
heyecanlı,sürükleyici..

                                BİR KİTAP/HENÜZ OKUMADIM/HARİKA GİBİ...

                         Morsalkım bütün cepheyi sarmış, 
                         üç katı aşıp çatıya kadar tırmanmış, 
                         salkım salkım çiçekli dallar damdan aşağı sarkıyor.
                         Ardındaki boydan boya balkonları, 
                        o balkonlara açılan geniş pencereleri düşünüyor.
                        Kimler var içerde? Gidenler, kalanlar… 
                        Çocuklar büyümüştür, gençler çoluk çocuğa karışmıştır, 
                        kim bilir nerelerdeler. Umut? Hatırlanması yasak bölge.
                        Her hatırladığında yasak bölgenin dikenli 
                        tellerinin içini kanattığı, 
                        acıyı bastırabilmek için hemen uzaklaştığı 
                         suç ve günah coğrafyası.”

                         Bir ülke, bir şehir, bir semt ve bir ev:
                          Yolun sonundaki mor salkımlı ev


HAYAT YOLCULUĞUMUZDA
AKLIMIZDA BULUNSUN DİYE...
                                BİR TARİF/KEFİR/BEN DE İLK DEFA DÜN DENEDİM

ANNEME UĞRAMIŞTIM DENEMEK İSTER MİSİN MAYA VEREYİM Mİ DEDİ
BEN DE İSTERİM DEDİM BAKALIM TUTTURABİLECEK MİYİM ?

BU AKŞAM21.30 DA BELLİ OLUCAK....

                                         Malzemeler:

  • Kefir mayası
  • Süt
  • Cam kavanoz
  • Tahta kaşık veya tel çırpıcı
  • Süzgeç

Doğal kefir mayası nasıl elde edilir? İşte hazırlanışı!

  • Kefir yaparken çiğ süt kullanılmalıdır.(Ben pastörize kullandım)
  • Eşim çiğ süt aldırmıyor bana maalesef...
  • Çiğ sütü içerisindeki bakteri veya mikroplardan
  • arındırmak için kaynattıktan sonra oda sıcaklığında
  • (serçe parmağınızı batırdığınızda birkaç saniye
  • dayanabileceğiniz derecede olmalı) dinlendirin.
  • Cam kavanoza aldığınız sütü oda sıcaklığına getirdikten
  • sonra kefir mayasını tahta kaşık yardımıyla sütün içine boşaltın.
  • 1 litre süt için 1 ceviz tanesi büyüklüğünde kefir mayası yeterlidir.
  • Kefir mayasını süte ekledikten sonra cam kavanozun kapağını kapatın.
  • Annem dedi ki kapak kapama tülbent ört hava almalı dedi peçete de olur dedi
  • Mayalanma işlemi 8 – 24 saat arasında değişir.
  • EN ÖNEMLİ PÜF NOKTASI : 
  • ASLA METAL KULLANILMAYACAKMIŞ YAPIM AŞAMASINDA

KEFİRİN FAYDALARI
  • Sindirim sistemini düzenler.
  • Damar sertliğini ve kas kasılmalarını önler.
  • Sinir sistemini güçlendirir.
  • Bağışıklık sistemini güçlendirir.
  • Mikrobik enfeksiyonlara karşı direnci artırır.
  • Bağırsakları çalıştırır.
  • Kronik yorgunluğu giderir.
  • Stresi azaltır, sakinleştirir.









VEDA EDERKEN BİR HİKAYECİK/FIKRACIK
                                                   
                                                Fincancı katırlarını ürkütmek deyiminin hikâyesi:

Hoca bir gün, yolunun üstündeki mezar­lıktan geçmektedir.
Ayağı kayar, yeni kazılmış bir çukura yu­varlanır. Hemen toparlanıp kalktığında bakar ki üstü başı tozlanmış. Tozlarını silkelemek için üstündekileri çıkardığında aklına birden, “Hazır çukura girmiş ve soyunmuşken kendi­mi ölü yerine koyup şuraya uzansam; bakalım sorgu meleği geldiğinde ne soracak, öğren­miş olurum,” diye bir fikir gelir. Çukura boylu boyunca yeniden uzanır.
Tam o sırada, kulağına şangır şungur ses­ler gelmesin mi? Hoca kıyamet koptu sanır, fırlar mezardan.
Meğer o sırada, bir kervan geçmektey­miş oradan. Hoca mezarlıktan fırlayınca katır­lar ürküp kaçar; kırılmadık ne fincan kalır ne kâse… Kervan sahipleri çok öfkelenir, ellerine birer sopa alıp koşarlar Hoca’nın yanına:
“Bre sen kimsin? Burada ne işin var?” “Ben ölüyüm,” der Hoca.
“Peki, çukurun dışında ne işin var senin?” “Dünyayı seyre çıktım!”
Ötekilerin öfkesi zaten burnunda:
“Yaa, öyle mi?” derler. “Biz sana dünyayı bir güzel seyrettirelim de gör!”
Sopalarla temiz bir dayak atarlar Hoca’ya. Hoca zar zor topar­lanıp eve döndüğünde onu karşısında perperişan gören karısı şaşkınlıkla:
“Efendi, neredeydin sen böyle?” diye sorar.
Hoca:
“Sorma hatun sorma, öteki dünyadan geliyorum,” der.
Hoca’nın alay ettiğini sanır kadıncağız:
“Ya, öyle mi, ne var ne yok oralarda?” diye sorunca
Hoca, bir köşeye yığılıp kalırken cevap verir:

,
“Fincancı katırlarını ürkütmezsen bir şey yok!”
       
  İşte fincan, işte katır,
         Hoca bulmuş, boş bir kabir.
         Ürkütmüş yüklü katırları,
         Haşat etmiş fincanları.


GELECEĞE TEKRAR UMUTLA BAKABİLMEK....

GELECEĞE YİNE UMUTLA BAKABİLMEK AH NE BÜYÜK SAADET.....