Blog Listem

30 Aralık 2020 Çarşamba

30 ARALIK 2020 ÇARŞAMBA 2020'Yİ UĞURLUYORUZ ARTIK...


Koskoca bir yıl acısıyla tatlısıyla bitti gidiyor...
Yeni yıl yeni amaçlar yeni planlar yeni ümitler demek...
Hepimiz için sağlıklı huzurlu keyifli bir yıl olsun inşallah
2021







#Aylin Sözer
#Selda Taş
#Vesile Dönmez

Dün yine vahşice katledilen kadın cinayeti haberleriyle
sarsıldık...
Çok acı ...Ne diyeceğimi bilemiyorum..
Her seferinde artık bu son olsun diye ümit ediyorum...
Ama olmuyor birtürlü son olmuyor işte...









Henüz okumadım ama sırada bekliyor...
İzmirli bir aileden gelen Edizel, 
“Roman, 1. Dünya Savaşı’nın sonlarında başlıyor.
 İşgal dönemini konu alıyor ve yangınla bitiyor.
 Levanten bir ailenin savaş ve
 işgal yıllarının kargaşasında savrulmalarını anlatıyor.
 İzmir’in yangın öncesi yaşamının küçük günlük detaylarını
 büyük çapta yer alan siyasal çalkantıların içine oturtarak, 
yangınla noktalanan süreci işliyor” demiş...





Geçenlerde bir mim vardı
yanılmıyorsam severek 
izlediğimiz eski dizilerle ilgiliydi..
2. Baharı çok beğenmiştim ben ...




Beğendim-Paylaştım
Kalp kırmamak kadar önemli bence..




Pazar akşamıydı galiba denk geldim izledim
digitürkte çok şirin bir film ...aklınzda bulunsun...








Kızım isteyip duruyordu patlıcanlı pilavı..
Aslında annem çok güzel yapar ben hiç denememiştim..
Sanırım benimki de lezzetli oldu pek bi sevdi evdekiler...
Ben ayrıca fesleğen, kekik ve zencefil de ekledim..


Yapımı için malzemeler

  • 2 su bardağı pirinç
  • 2 orta boy patlıcan
  • 1 rendelenmiş soğan
  • 2 kesme şeker
  • 2 çay kaşığı nane
  • 1 çay bardağı zeytinyağı
  • 2 su bardağı kaynamış su
  • 3-4 damla limon suyu

Patlıcanlı pilav tarifi Nasıl yapılır?

Patlıcanları alaca soyup, küp küp doğrayın ve tuzlu suda 15 dakika bekletin. Ezmeden sıkıp kurulayın ve kızgın ayçiçeği yağında kızartın. Kağıdın üstüne alarak fazla yağını emdirin.

Zeytinyağını tencerede kızdırın, robotta çektiğiniz soğanı öldürerek pembeleştirin. Pirinç, nane, şeker ve tuzu ilave edip kavurun. 2 bardak kaynamış su ilave edip orta harlı ateşte pişirin. 5 dakika sonra kızarmış patlıcanları ilave edip pişirmeye devam edin. Pilav suyunu çekip üstü göz göz çukurlaşınca ocağı kapatın.

Pilavı karıştırıp kapağın altına havlu kağıt serip, ılınıncaya kadar demlenmeye bırakın.




Küçük bir hikaye ile veda ediyorum ...

Yeni yılda sağlıkla esenlikle güzel günlerde kavuşalım inşallah...


Kızılderili şefleri trenle New York’a getirildi.
Bir heyet kendilerini karşıladı.
Konuklara toplantı öncesi kenti gezdiriyorlardı.
Sokaklardaki insan seli, arabaların, iş makinelerinin gürültüsü kızılderilileri şaşırtmıştı..
Birara Oglala Lakhotaları’nın şefi ve şamanı Heȟáka Sápa-Karageyik bir Ağustos böceğinin şarkısını duyduğunu söyledi.
Diğer reisler onayladı ama beyaz adamlar inanmadı.
Kentte Ağustos böceğinin olmayacağını, olsa bile bu gürültüde duyulamayacağını söylediler.

Karageyik ısrar etti.
Arabayı durdurdu.
İndi, ilerideki parka gitti ve bir ağaçta Ağustos böceğini gördü.

Amerikalılar şaşırmıştı..
“Olamaz” dediler, “Sende doğaüstü güçler var.”
“Hayır” dedi Karageyik,
“Ağustos böceğini duymak için doğaüstü güce ihtiyaç yok.”
“O zaman biz niye duymadık?” dediler.
Kara Geyik cebinden metal bir 50 sent çıkardı, kaldırımda yürüyen insanların arasına yuvarladı.
Bir anda herkes “Acaba benden mi düştü?” diye paraya bakmaya başladı.
Karageyik yanındakilere sordu:
“Anladınız mı?”
“Anlamadık” dediler.

Anlattı;
“Bir insan için önemli olan, nelere değer verdiğidir. Çünkü her şeyi ona göre duyar, ona göre görür ve ona göre hisseder.
Siz doğaya değer verseydiniz, Ağustos böceğinin şarkısını duyardınız



 

21 Aralık 2020 Pazartesi

21 ARALIK 2020 PAZARTESİ KIŞIN İLK GÜNÜNDEN MERHABA ...





Bu gün kış başlıyor kuzey yarımkürede..
Sağlıkla huzurla geçsin baharlara kavuşalım inşallah hepbirlikte....
3 Gün önce de geçen yıl kaybettiğimiz babamın vefat yıldönümüydü...
Acımızı paylaşan arkadaşlardan birinin yazdıkları 
hissedip de kelimelere dökemediklerimin  tam karşılığı olmuş...
Gördüm ki zaman ilaç olup da  insanın acısını  azaltamıyormuş 
  sadece bu şekilde yaşamaya alıştırıp öğretiyormuş   insana
 kalbinde duyduğu hiç bitmeyen bir sızı eksiklik duygusuyla birlikte...








Yeni başladım..
Geçen yıl yılbaşında kayınvalidem 
hediye etmişti sağolsun.
Şu anda Kırmızı Oda dizisinde de 
bazı bölümleri
senaryolaştırılmış sanırım.
Keyif alarak okuyorum...






Geçenlerde eşimden zerdeçal almasını rica etmiştim
 fakat o bana zencefil almış gelmiş.
Ben de kurabiye yapayım bari dedim ...
  

Yapımı için malzemeler

  • 1 bardak eritilmiş tereyağı
  • 6 yemek kaşığı şeker
  • 1 paket kabartma tozu
  • Alabildiğince un
  • 1 yemek kaşığı zencefil
  • 2 yemek kaşığı ceviz içi
  • 1 tane yumurtanın 

    Zencefilli kurabiye tarifi Nasıl yapılır?

    Kabın içine eritilmiş tereyağı, şeker ve 

    Hamurdan parçalar koparıp elinizle inceltin.

    170 derecelik fırında 15 dakika pişirin.

  •  Kalıpla şekillendirip tereyağı ile yağlanmış

  •  fırın kabına dizin. Üstüne yumurtanın akını 

  • sürüp cevizle süsleyin.

  • yarım bardak suyu koyun. Zencefille karıştırın.

  •  Kabartma tozu ve unu yavaş yavaş ilave edip 

  • yumuşak bir hamur elde edin. 30 dakika dinlendirin.





                                    Dün gece seyrettim Netflix de..
                                  İki oyuncu da sevdiğim beğendiğim oyuncular..
                                  Film tam bana göre duygusal romantik bir filmdi..
                                 Bir kış gecesi için ideal bir film bence ... 






"Beğendim-Paylaştım"




İKİ DİRHEM BİR ÇEKİRDEK GİYİNMİŞ DERİZ YA BAZEN 

İŞTE BU DEYİŞİN HİKAYESİNİ BULDUM BEN..


SAĞLIKLA KALIN ...


Keçiboynuzu çekirdeği doğada ağırlığı değişemeyen bir tohumdur.

 

Tohumlu bitkilerden yalnız keçiboynuzu uzun süre suda bekletildikten sonra filiz verebilir.Bu,hem çok kuruduğu ve meyvesinden çıktıktan sonra son ve sabit ağırlığını aldığı için hem de içine su alması ihtimalinin çok az ve çok uzun (bilgi yelpazesi.net) süreye bağlı olduğu içindir.

 

Bu sebeple Araplar,Selçuklular,Osmanlılar dönemlerinde ağırlık ölçüsü olarak kullanılmıştır.

 

Dört tanesi bir dirhem eder.

 

Dirhem 3 gr. ağırlığa eş kabul edilir.

 

Satıcı, iki dirhemlik bir şey satarken (sekiz çekirdek) deyip,buda benim ikramım olsun derse,müşterinin saygın ve itibarlı olduğunu gösterirmiş.

 

Çok şık ve gösterişli giyinen kişilere ‘’iki dirhem bir çekirdek ‘’ denmesinin kökü buymuş


Keçiboynuzunun, Yunanca adı keration,İngilizcede carob,Arapçada kırrıt tır.

 

Keçiboynuzunun tohumu yıllarca elmas ölçmek için kullanılmış.

 

Elmaslar,keçiboynuzu tohumları ile tartılıp satılırmış.

 

Bu nedenle keçiboynuzu,kırat veya karat dediğimiz ölçü birimine isim babalığı yapmış.

 






 

8 Aralık 2020 Salı

8 ARALIK 2020 SERİN ve YAĞIŞLI BİR SALI GÜNÜNDEN MERHABA...




Ha bugün Ha yarın yazarım
ederim paylaşırım derken derken
bir bakıyorum günler haftalar
geçmiş hatta ay değişmiş...
Yeni yıla yaklaştığımız şu pandemi
günlerinde lütfen ama lütfen sağlığınızı
koruyun kurallara uyun..
 Yeni yılda bitsin artık bu virüs de
hepimiz normal hayatlarımıza dönelim
 sağlıkla esenlikle inşallah...





 


ROMANTİK

 DUYGUSAL HOŞ BİR FİLMDİ...

Film Rhonda Byrne’nin çok satan kitabı 
The Secret: Dare to Dream^’dan uyarlanmıştır. 
Geçinebilmek için mücadele eden Miranda Wells
 pozitif düşünme felsefesine bağlı bir yabancıyla tanışır. 
Üç çocuğunu büyütürken, erkek arkadaşı Tucker (Jerry O’Connell) 
Miranda’ya (Katie Holmes) pek yardımcı olmaz.
 Miranda’nın hayatına beklemediği bir anda gizemli bir adam,
 Bray (Josh Lucas) girer. Bray ailenin ruhunu yeniden canlandırır,
 fakat aynı Bray Miranda’dan gizli, 
her şeyi değiştirecek önemli bir sır saklamaktadır.
NETFLİX de seyrettim ...










HARİKA BİR KİTAP

Şu pandemi günlerinde aldı götürdü beni
eski günlere eski zamanlara...

Morsalkım bütün cepheyi sarmış, 
üç katı aşıp çatıya kadar tırmanmış,
 salkım salkım çiçekli dallar damdan aşağı sarkıyor.
 Ardındaki boydan boya balkonları, 
o balkonlara açılan geniş pencereleri düşünüyor. 
Kimler var içerde? Gidenler, kalanlar…
 Çocuklar büyümüştür, gençler çoluk çocuğa karışmıştır,
 kim bilir nerelerdeler. Umut? Hatırlanması yasak bölge. 
Her hatırladığında yasak bölgenin dikenli tellerinin içini kanattığı,
 acıyı bastırabilmek için hemen uzaklaştığı suç ve günah coğrafyası.”
Bir ülke, bir şehir, bir semt ve bir ev: 
Yolun sonundaki mor salkımlı ev. 
Ülkenin yüz yıllık tarihinin kader zincirini kırmak mümkün mü?











Ne güzel bir tavsiye değil mi....





DİYETTE OLMASAYDIM HEMENCECİK YAPAR YERDİM VALLA...

MALZEMELER

1 dilim rendelenmiş balkabağı

1 su bardağı toz şeker

4 adet yumurta

1 su bardağı sıvı yağ

1 su bardağı yoğurt

1 paket vanilya

1 paket kabartma tozu

Bir tutam tarçın

1 adet limonun rendelenmiş kabuğu

1 kahve fincanı iri kıyılmış ceviz

İki buçuk su bardağı un

YAPILIŞI

Toz şeker ve yumurtayı kar haline gelene dek çırpın. Sıvı yağ ekleyip karıştırın. Yoğurt ilave edip, karıştırın. Vanilya, kabartma tozu, tarçın, limon kabuğu, balkabağı ve ceviz ekleyin. Azar azar un ilave edip karıştırın. Karışımı yağlanmış kek kalıbına döküp, önceden ısıtılmış 180 derece fırında yaklaşık 30 dakika pişirin. Pişip pişmediğini kontrol etmek için keke bıçak batırın. Bıçağın ucu temiz çıkıyorsa pişmiş demektir. Dilerseniz üzerine balkabağı reçeli gezdirip servis yapın.




ŞİMDİLİK HOŞÇA VE SAĞLIKLA KALIN...


Akrep Hikayesi

 Hintli bir adam suyun içinde zar zor ilerlemeye çalışıyormuş. Bu sırada yanına bir akrep yanaşmış. Adam akrebi kurtarmak istemiş ve parmağını ona doğru uzatmış. Fakat akrep adamın bu hamlesinden sonra adamı sokmuş. Hintli adam bu duruma çok şaşırmış fakat yine de tekrardan parmağını akrebe doğru uzatmış. Akrep tekrar adamın parmağını sokmuş.

 Bu olayı gören başka bir adam kendisini sürekli sokan bu akrebi kurtarmaktan vazgeçmesi gerektiğini söylemiş. Hintli adam buna şu şekilde cevap vermiş:

 -Akreplerin doğasında sokmak vardır. Fakat ben insanım. İnsanın doğasında ise sevmek vardır. Akrebin doğasında sokmak var diye kendi doğamda olan sevmekten mi vazgeçeyim?








20 Kasım 2020 Cuma

20 KASIM 2020 HAYIRLI HUZURLU BİR CUMA OLSUN HEPİMİZE İNŞALLAH....

Depremden sonra yazasım edesim gelmedi bir süre..
Kızım da geçenlerde banyoda bayılıp düştü başını yardı.
Dikişlerini dün aldırdık..
Ödümüz patladı ..Bir güm sesiyle uyandık ki ...
Onu öyle yerde baygın kanlarla görünce ben de bayıldım gittim...
Hemen tomografi çektirdik tahlillerini yaptırdık.
Çok şükür Rabbim onu bize bağışladı ..
Çok kötü sonuçları olabilirdi bu bayılmanın...
Aklıma geldikçe deliriyorum...
Verilmiş sadakamız varmış...
Rabbim düşmanımı bile evlat acısıyla sınamasın...
Neyse işte böyle bir şeyi de yaşayacağımız varmış...
Şimdiden güzel bir haftasonu olmasını diliyorum hepimize...


Özellikle savaş ve yoksulluğun hüküm sürdüğü
 coğrafyalarda yaşam mücadelesi veren çocukları 
korumak ve koşullarını iyileştirmek için 
20 Kasım 1989 tarihinde 
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu
"Çocuk Haklarına Dair Sözleşme"yi 
imzalamış ve o tarihten bugüne
 20 Kasım "Dünya Çocuk Hakları Günü" olarak kutlanmaktadır.
Keşke dünyadaki tüm çocuklar bu haklara GERÇEKTEN sahip olabilselerdi..


Vakalar çok arttı...
Hergün yakın çevremden de covid haberleri 
geliyor maalesef artık...
Maske kadar kolay bir önlemi bile
 kullanmayı beceremiyoruz kızıyorum ve üzülüyorum...
Bu yasaklar da çözüm olmayacak maalesef bence ...
Bu kadar artmadan daha ciddi önlemler alınsaydı
 işimiz bu kadar zor olmayacaktı bence... 


Acı reçeteler acı ilaçlar 
yine biz sade vatandaşa kaldı anlaşılan...
Neyse napalım boşuna dememişler
"halklar hakettikleri gibi yönetilirler" diye


Minicik bir hikaye ile hoşçakalın sağlıkla ve sevgiyle kalın...

Bugün “Yeni bir bilgi” öğrendim.

3 nokta nın hikayesi:

Eskiden asker mektupları okuma bilen biri tarafından sesli olarak okunurmuş ve hane halkı birlikte dinlermiş. Asker sevdiğine yazacaklarını herkesin duyacağını bildiği için yazamazmış sadece 3 nokta koyarmış.
Nostaljik ve çok hüzünlü geldi bana.


Artık 3 nokta:
Boğazda düğümlenen sözcüklerdir.

Hissedilen ve bir türlü yazilamayandir.

Beklide
Gizli bir Ahh tır.

 

GELECEĞE TEKRAR UMUTLA BAKABİLMEK....

GELECEĞE YİNE UMUTLA BAKABİLMEK AH NE BÜYÜK SAADET.....