Blog Listem

22 Mart 2022 Salı

Çok güzel bir kitap var elimde paylaşmak istedim....

Siz de benim gibi 2. Dünya Savaşı filmlerini,
kitaplarını seviyorsanız sanırım bu kitabı da
seversiniz...

Ölümle birlikte yaşadınız mı hiç?
Her gün, her saat var olan bir ölümden bahsediyorum.


Londra, 1939... İkinci Dünya Savaşı’nın bulutları Avrupa’yı kaplamışken, genç yaşına rağmen kazandığı terzilik yeteneğiyle dikkat çeken ve kendine parlak bir gelecek kurma planları yapan on sekiz yaşındaki Ada Vaughan’ın gizemli Stanislaus von Lieben’le karşılaşması onu bir anda göz kamaştırıcı ve romantik bir dünyaya savurur. Stanislaus, Ada’yla birlikte Paris’e gitmeyi teklif edince, genç kadın kıtadaki savaş çanlarına kulağını kapatır çünkü bu onun için yeni bir başlangıç fırsatı olacaktır.



Ada artık sadece kendisi için değil, yüzünü neredeyse hiç görmediği bebeği için de hayatta kalma mücadelesi verecektir.


Takip edenler varsa yeni bir

deyim buldum "Bite your tongue"



 

14 Mart 2022 Pazartesi

14 MART TIP BAYRAMI PEK BAYRAMLIK BİR DURUM YOK GERÇİ ....


Ne kadar Mart kapıdan baktırır
 kazma kürekyaktırır
sözünü doğruluyan
 günlerden geçiyoruz.
Daha da bitmemiş
17-18 Mart gibi yeni bir
soğuk dalgası yoldaymış sanırım...

Başlıkta da dediğim gibi
 pek bir bayram havası yok
ama yine de kutlu olsun ve
gerçekten bayram gibi 
kutlanabileceği günler
yakın olsun dilerim...






1 hafta geçti üstünden
 paylaşım yapamadım bir türlü 
sanırım nerdeyse hergün her hafta
 aşağıdaki veriyi doğrulayan haberlerle
 sarsıldığım için yine kutlayacak bir şey 
bulamamdan kaynaklanıyor bu gecikme...
""2021 yılında 280 kadın
2022 yılının ilk iki ayında 98 kadın
 erkekler tarafından öldürüldü.
 217 
kadın şüpheli biçimde ölü bulundu""......



Kısacık bir fıkrayla hoşçakalın sağlıkla kalın...

Doktor’a giden yaşlı bir kadın

– Doktor bey, gaz sorunum var fakat çok fazla şikayetçi değilim. Çünkü gaz çıkardığımda ne bir kötü koku ne de ses çıkıyor. Örnek vermem gerekirse buraya geldiğimden beri 20 kez gaz çıkardım ve siz anlamadınız bile.

Bunun üzerine Doktor

– Bu hapları kullanın ve önümüzdeki hafta tekrar gelin.

Aradan 1 hafta geçmiştir ve kadın tekrardan doktora gelir.

– Doktor bey, bana nasıl bir hap verdiniz bilmiyorum. Gaz çıkardığımda ses çıkmıyor ama çok kötü bir koku ortaya çıkıyor.

Bunun üzerine doktor şöyle der.

– Çok iyi, burnunuz düzelmiş sırada kulaklar var! :))




 

5 Mart 2022 Cumartesi

5 MART 2022 CUMARTESİ CEMRE BAŞKA BİR YERE DÜŞTÜ SANIRIM!!!!


16 ŞUBAT 2022 itibariyle
kızımın okuldan taşıması sonucunda
maaile covid le tanışmış olduk sonunda...
Aşılara rağmen hepimizi 4-5 gün kadar
ateş boğaz ağrısı başağrısı öksürük kas ağrısı
ile test etti arkadaş ve kafamıza vura vura
önlemleri gevşetmememiz gerektiğini hatırlattı 
çekti gitti... Umarım bir daha uğramaz...
Hiçbirinize de uğramamasını dilerim...






Dünya delirdi yine...
Zavallı insanların bir günde
 hayatları altüst oldu.
Umarım biranönce biter
 korkunç acılar son bulur.









Covid haftamızda evde dinlenirken
denk geldiğim şahane bir filmdi..
Gerçek bir olaymış üstelik..

SAHTEKAR

Ağırlıklı işçi sınıfından insanların oturduğu varoş mahallelerinden birinde, Los Angeles banliyölerindeyiz. 1928'in mart ayında, telefon operatörü olarak çalışan anne Christine Collins (Oscar ödüllü Angelina Jolie), sakin bir cumartesi sabahında işe gitmek üzere evden ayrılırken dokuz yaşındaki oğlu Walter ile vedalaşır. Akşam evine döndüğünde her ebeveynin en büyük kabusuyla yüz yüze gelir: Biricik oğlu kayıptır. Polis tarafından çok yoğun bir arama tarama çalışması başlatılır. Ancak küçük Walter en ufak iz bırakmadan ortadan kaybolmuştur. Ta ki aylar sonra polisten haber gelinceye dek Collins için umutlar tükenmiştir. Christine'in oğlu olduğunu iddia eden bir çocuk bulunmuştur.





Uzun zamandır okumak istiyordum.
Sonunda kısmet oldu..
Covidden karantinadayken
konusu pandemi karantina vs olan
bir kitap okumak süper denk geldi
kendimi tebrik ediyorum yani..
Konusunu yazmadım çok meşhur bir kitap
okumayan kalmamıştır bence..
Bu arada bu nobel edebiyat ödüllü kitabı
 beğenmediğimi itiraf ediyorum korka korka...



Nereye kadar acaba
 sanırım yakında atlarla ulaşım
sağlamaya dönüş olucak
 gerçekten 
inanılmaz zorluyor bütçeyi....






GALETA UNLU KARNIBAHAR KIZARTMASI

Hepimiz hasta tüm gün evde olunca değişik 
yemekler denemek istedim.
Bu da onlardan biriydi hem pratik hem çok lezzetli
oldu tarif vermiyorum internette hepsi var.
Bu gün yine yapıcam siz de yaparsanız afiyet olsun...









Beğendiğim ve paylaşmak istediğim bir hikaye ile şimdilik hoşçakalın ve sağlıkla kalın

     

BİR BARDAK SÜT


Howard, yoksul bir ailenin çocuğuydu ve okul giderlerini karşılamak için kapı kapı dolaşarak eşyalar satıyordu. O gün, hiçbir şey satamamıştı ve karnı da çok açtı. Bundan sonra çalacağı ilk kapıdan yiyecek bir şeyler istemeye karar verdi.

 

Kapıyı açan sevimli genç kadını görünce utandı. Yiyecek bir şeyler yerine "Affedersiniz, bir bardak su rica edebilir miyim?" diyebildi yalnızca. Genç kadın çocuğun aç olabileceğini düşünerek onu içeri aldı ve ona bir bardak süt ile biraz kurabiye getirdi. Çocuk sütü yavaş yavaş içine sindirerek içtikten sonra, "Çok teşekkür ederim, borcum ne kadar?" diye sordu genç kadına.

 

Genç kadın, "Borcunuz yok" diyerek yüzünde sıcak bir gülümsemeyle devam etti: "Annem, gösterdiğimiz şefkat ve nezaket karşılığı olarak bir bedel ödenmesini asla beklemememiz gerektiğini öğretti bize," dedi. masalsitesi.com

 

Çocuk: "O halde çok teşekkürler, yürekten teşekkür ederim size," dedi.

 

Howard Kelly, evin önünden ayrıldığı zaman kendisini yalnızca bedensel olarak değil, ruhsal olarak da güçlü

Sponsorlu Bağlantılar

hissediyordu.

 

Yıllar sonra genç kadın çok ender rastlanan bir hastalığa yakalanmıştı. Yöredeki doktorlar çaresiz kalınca, hastalığı ile ilgili araştırmalar yapılması için onu büyük bir kente gönderdiler.

 

Dr. Hovvard Kelly, konsültasyon yapması için çağrıldığı hastanın hangi kasabadan geldiğini duyunca heyecanlandı. Artık genç olmasa da yıllar önce kendisine sevgiyle yaklaşan kadını, baygın haliyle bile, ilk gördüğü anda tanımıştı ve onun yaşamını kurtarmak için elinden geleni yaptı.

 

Uzun süren tedaviden sonra kadın sağlığına kavuştu. Dr. Kelly, denetlenmesi için önüne getirilen faturaya şöyle bir baktı, üstüne bir şeyler yazarak zarfın içine koydu ve hasta kadının odasına gönderdi.

 

Kadın, elleri titreyerek aldı zarfı eline. Açmaya korkuyordu. Hastane faturasını asla ödeyemeyeceğini ve geri kalan yaşamı boyunca bu faturayı ödemek için çalışacağını biliyordu.

 

Sonunda zarfı açtı ve faturaya iliştirilmiş bir not dikkatini çekti. Notta şunlar yazılıydı:

 

"Hastane giderlerinin tamamı bir bardak süt karşılığı ödenmiştir"














 

15 Şubat 2022 Salı

15 ŞUBAT 2022 SALI ASLINDA DÜN YAPMAK İSTEMİŞTİM BU PAYLAŞIMI AMA KISMET OLMADI


SEVGİLİLER GÜNÜNÜZ 1 GÜN  GECİKMELİ DE  OLSA KUTLU OLSUN 

ASLINDA KEŞKE BUGÜNÜN İSMİ SEVGİ VE DOSTLUK GÜNÜ OLSAYDI....

BİR GÜNCÜK DE OLSA DOĞAYI HAYVANLARI İNSANLARI SEVMENİN KEYFİNİ  ve  DOSTLUĞUN ARKADAŞLIĞIN PARAYLA PULLA ÖLÇÜLEMEYECEK KADAR DEĞERLİ OLDUĞUNU HATIRLATSAYDI BİZLERE...

Şu kısacık hikaye bana UP (Yukarı Bak)

filmini hatırlattı nedense...

Seyretmediyseniz seyredin bugün bence...

Sevgi dolu aşk dolu günleriniz olsun...

İşte Sevgi Bu

Oldukça yogun bir sabah.. Tahminen saat 8:30 da seksenlerinde,yasli
bir adam basparmagindaki dikisleri aldirmak üzere içeri girdi. Çok acelesi
oldugunu söyledi, zira saat tam 9:00 da bir randevusu varmis. Onun canli
titresimlerini hissettim adeta ve kendisine oturmasini söyledim.
Çünkü tedavisinin bitmesi ve onun birisini görmesi en azindan bir saat
sürerdi. Saatine baktigini görünce, baska bir hastam da olmadigi için
yarasi ile ben mesgul oldum. Tetkik ettigimde yaranin çok güzel iyilestigini
görünce doktorlardan birisine bantlari açmasini ve yeniden sarmasini
söyledim. Yaranin tedavisi esnasinda konusmaya basladik. Bu kadar
acelesi olduguna göre acaba bu sabah bir doktorla mi randevusu oldugunu sordum.
Bana hayir diye cevap verdi. Bana bakimevine gidip esi ile kahvalti etmek
için acelesi oldugunu söyledi. O zaman esinin sihhatinin nasil oldugunu sordum.
Bana orada uzun bir süredir kaldigini ve Alzheimer hastaliginin bir
kurbani oldugunu nakletti. Konusurken yarasini da sarmis bulundum ve
karisi onu beklerken biraz da geç kalmis olmasindan dolayi acaba esiniz
endise duyar mi dedim. Bana bes seneden beri onun kim oldugunu bile
bilmedigini ve kendisini tanimadigini söyledi. Sasirmistim. "sizi tanimadigi halde
yine de her sabah onu görmeye mi gidiyorsunuz?" . elimi oksayarak gülümsedi.
O beni tanimiyor ama ben halen onun kim oldugunu biliyorum" dedi.
 

11 Şubat 2022 Cuma

11 ŞUBAT 2022 CUMA SANKİ BUGÜN TAM BİR MAARİF TAKVİMİ GİBİ...






BUGÜN DE 
GERÇEKTEN DUVAR TAKVİMİ OLALIM  DEDİM....





                                       11ŞUBAT2022CUMA                                   

                            Hicrî Şemsî: 1400    Rûmî: 29 
                           Kânûn-i Sânî 1437    Kasım:10
                                         RECEB 1443
Yılın 42. günü, Kalan Gün : 323
2. Ay, 28 Gün, 06. Hafta
Gündüzün uzaması 2 dakika - 
Ezânî sâat 1 dakika geri alınır.



GÜNÜN SÖZÜ




TARİHTE BUGÜN
11/02/1936
        Olay

İstanbul'da kar fırtınası:
binalar yıkıldı, 120 kadar tekne battı ve Unkapanı Köprüsü parçalandı.







GÜNÜN BEBEK İSİMLERİ
ERKEK:ADA
KIZ:YAĞMUR






GÜNÜN FIKRASI



GÜNÜN YEMEĞİ
O DA MANTI OLSUN BARİ.....



10 Şubat 2022 Perşembe

10 ŞUBAT 2022 PERŞEMBE BİR HİKAYECİK BEĞENDİM PAYLAŞTIM SEVGİLERİMLE....

Merhaba;

 bugün de böyle olsun  dedim...

Hikayeyi çok beğendim paylaşmak istedim.

 Eminim  daha önce okuyanlar bilenler vardır aramızda. 

Bilmeyenler umarım beğenirsiniz siz de  benim gibi...

Sağlıkla kalın...


Bir gazetede şöyle bir ilan çıktı: "Yaşlı ebeveynlerimi 10 bin euro'ya satıyorum. Babam 91 yaşında ve bunama hastası. Annem 89 yaşında, yardımla işlerini yapabiliyor."

Bu ilanı gören insanlar günlerce konuyu tartıştılar.

Bazıları, "Nasıl böyle bir rezalet olabilir?" dedi.

- "Hey, neden yetkililer müdahale etmiyor?" diyenler oldu.

- "Tanrım, bu bir günah!" diye düşünenler de vardı.

- "Gereksiz bir şey, satın almak için çok fazla para, bu delilik." diyenler de hayli fazlaydı. 

İlan aynı zamanda anne ve babasını uzun zaman önce kaybetmiş bir aile tarafından da okundu. 

Bu aile ilandaki satılık yaşlıları alıp onlara bakmaya karar verdiler.

Tutarı banka havalesiyle hesaba havale ettiler ve satılık yaşlı çifti evlerine götürmek için iletişime geçip, verilen adrese gittiler. 

Geldikleri adreste büyük bir konak vardı. 

İlan için geldikleri yerde kendilerini, iyi görünen yaşlı bir adam karşıladı.

Çift: "Anne ve babanı almaya geldik."

"İstenilen miktarı zaten bankaya yatırdık." dedi genç adam.

Genç çifti karşılayan yaşlı adam:
- "Hoş geldiniz, bana bu yaşlılara neden bu kadar çok para verdiğinizi açıklayabilir misiniz? Size sadece iş, sorun ve bakım dertleri olacak, bunu bildiğiniz halde neden buradasınız?" diye sordu. 

Genç çift:
- "Çünkü biz her ikimiz de ailemizden erken ayrıldık, genç yaşta onlar olmadan hayata devam ettik ve onları çok özledik. İki küçük çocuğumuz var ve onların büyükanne ve büyükbaba kucağına oturmasını, kucağına oturup hikayeler dinlemesini, onlarla uyumasını ve oynamasını istiyoruz. Onları yetişkinlere saygı duyacak şekilde yetiştirmek istiyoruz…" dediler.

Yaşlı adam evdeki karısına adıyla seslendi, kadının elinde baston vardı ama rahatlıkla hareket ediyor ve iyi niyetli hoş bir tebessümü belli olacak şekilde gülümsüyordu.

Yaşlı adam ve kadın gülümsedi!

- "Tamam, sizinle geleceğiz, bu ilandaki ebeveynler biziz!" dediler.

Genç çift şaşırmış bir şekilde:
- "Ama nasıl oluyor da ilanda onları satanların, muhtaç, düşkün durumlarının da  kötü olduğunu söylüyordu?" dediler.

Yaşlı çift birbirine bakıp gülümsediler. Kadın merakla ve şaşkınlık içindeki çifte şu açıklamayı yaptı.
- Şimdi söyleyeceğim. "Sevgi ve anlayış içinde yaşadık, çalıştık, para kazandık, bu köşkü yaptık ama kader bize çocuk vermedi. Bütün sahip olduklarımızı, bazı iyi insanlara bağışlamaya karar verdik ama onları nasıl bulacağımızı bilmiyorduk ve bu ilan fikrini bulduk. Şimdi biz ve paramızın gerçekten emin ellerde olacağı için mutluyuz." dedi gülümsemeye devam ederek.

""Sevgi ve nezaket asla boşuna değildir, çünkü onları alan ve veren için de değerini arttırır."
*




 

5 Şubat 2022 Cumartesi

5 ŞUBAT 2022 SOĞUK AMA GÜNEŞLİ BİR CUMARTESİNDEN MERHABA ....


Soğuklar ve el yakan faturalarla başladı
Şubat ayı..
Zorlukları atlatıp sabırla
ferah günlere kavuşmak nasip olsun
inşallah hepimize.....






Huzur getirsin hepimize sağlıkla inşallah...





Bizler
 " İlkem küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak"

diyerek büyüdük ...Keşke evlatlarımızın da bu şansı 
olabilseydi....






Ben ömrüm oldukça saygıyla minnetle sevgiyle
kalbimde yaşatmaya ve ilke ve düşüncelerinden 
ayrılmamaya gayret edeceğim..
Herkes sevmek zorunda değil ama ya saygı!!!
Biz böyle değildik...Çok üzgünüm çok...






Okullar açılıyor.. Tatil bitiverdi...
Bizim evdeki ergenin
 son güne bıraktığı ödevlerle başı dertte!!!!
2. dönem evlatlarımıza ve öğretmenlerimize hayırlı 
uğurlu olsun inşallah...







Dün gece izledim.
2. Dünya şavaşında nazi zulmünü iliklerine
kadar yaşayan 2 can dostun başından geçenleri 
anlatıyor...Her 2. dünya savaşı filmi gibi
yine çok duygu
lanarak izledim...
Tarih boyunce ve günümüzde de
İnsanın insana yaptığı zulümlerin en fecilerinden...






Yaz aylarında almıştım kızım
kayınvalidem ve 
eltim okuyunca bana sıra ancak geldi.
Sanırım bu yazın en çok okunan kitabıydı..
Bana da soğuk kış günlerinde
 keyifle okumak nasip oldu.







Oldukça uzun ama bana ilginç gelen bir paylaşımla şimdilik hoşçakalın ....

KARS' IN SÜT KOKAN İNSANLARI MALAKANLAR… 
MALAKANLAR, Rus Çarı Deli Petro'nun uygulamalarına karşı çıkarak, dinsel bir hareket ve yaşam tarzı olan Molokanizm'i hayat felsefesi olarak kabul eden insanlardır. 
.
Malakanlar, bir Ortodoks Hristiyan topluluk ve daima egemen bir güç olan kilise ile çatışmışlar, yönetimde çok etkili olan Rus Ortodoks kilisesi için hep bir çıbanbaşı olmuşladır. 
.
Bu nedenle, 93 Harbi sonrası Kars'a yerleşen Rus Çarlık Hanedanlığı, onlara göre baş ağrısı olan bu topluluğu, Rusya'dan Kars'a sürmüş; hem onlardan kurtulmuş, hem de Kars'ta kalıcı bir koloni oluşturmuştur.
.
Malakan, Rusça MOLOKAN yani ''SÜT İÇENLER'' anlamına geliyordu. 
.
Ortodoks Kilisesi'ne göre dindar Ruslar haftada sadece iki kez süt içmeliydi, fakat asi Malakan tarikatı, her gün süt içiyordu. 
.
Hristiyanlığın sembolü olan HAÇ'ı kullanmıyorlardı. 
Dini törenlerinde papaz veya rahip istemiyor, kiliseye gitmiyor, bunun yerine temiz ve tek odalı evlerinde toplanıp kadınlı erkekli ibadet etmeyi tercih ediyorlardı. 
.
Savaş karşıtı olmaları nedeniyle, Rus ordusuna dahil olmayarak, ellerindeki tüm kalan silahlarını toplu bir tören ile yakmışlardı. 
.
Tüm bu nedenlerden dolayı, kilisenin tüm şimşeklerini üzerine çekerek AFOROZ edildiler. 
Kars'ın ele geçirilmesini fırsat bilen Rus hükümeti, yaklaşık on beş bin Malakanı ana topraklarından sürerler. 
Günlerce süren yolculuk sonrası Kars'a varan Malakanlar, dere kenarlarında kendi köylerini kurarak, yeni vatanlarına ve yerli halka çok hızla uyum sağlayıp tarım yaparak geçimlerini sağlamaya başladılar.
.
Tarihin en tanınmış Malakanı, ''Savaş ve Barış''ın yazarı TOLSTOY'dur. 
.
Zengin bir aileden gelen ve halkının mücadelesine her daim destek olan yazar, kitaplarından kazandığı tüm geliri, göçe zorlanan bu insanlara destek olmak için çekinmeden harcadı.
Karslılar, yeni gelen bu insanları hep çok sevdi. 
.
Farklı din ve ırktan olmalarını hiç önemsemediler. Yardımsever, akıllı insanlardı. 
Dere kenarına su değirmenleri kurup un öğüttüler, kaz yetiştirdiler. İleri yöntem tarım ve hayvancılık uygulamalarına geçtiler. 
.
Gravyerin hikayesi..
Çarın davetiyle gelen İsviçreli David Moser, bölgenin bu özelliklerinin İsviçre gruyère peynir üretimi için ideal olduğunu görerek ilk peynir zavotunu kurar. 
.
1905 yılından başlayarak, genellikle Rus ve Alman kolonilerinin yaşadığı, çayır ve otlakların en iyilerine ait, doğal koşulları sığırcılığa en uygun olan Kars ve Ardahan’daki Malakan köylerinde Rusça "zavot" denilen peynir imalathaneleri kurulur. 
.
O dönem tüm bölgede 50’yi aşkın peynir zavotu bulunmakta ve bu girişim Rus çarı tarafından da desteklenmekteydi. 
.
1918’de Rus hâkimiyetinin sona ermesiyle birlikte Moser, mandıralarını Alman kolonist Alexander Kaiser’e satarak bölgeden ayrılır. 
.
Aslında bu, el değiştirme İsviçreli gruyère peynirinin Kars gravyerine dönüşünün de başlangıcı olacaktır. 
.
Peynir tabaklarının vazgeçilmezi deliksiz gruyère peyniri ve delikli ama tatlı emmental peyniri melezlemesi olan Kars gravyeri yeni bir tat, yeni bir stil yaratmıştır.
.
Sabanda öküz yerine at kullanıp süt kalitesini arttırarak Çeçil Peyniri'nide ürettiler. 
Bugün bile kullanılan, onlara ait birçok tarımsal yenilik, bölgenin kaderini değiştirmiştir.
Yardımsever olmalarına karşın, kendilerine dönük insanlardı. 
.
Din farklılıkları nedeniyle, Müslümanlarla birebirinden kız alma verıp olayı pek yaşanmadı. 
.
Malakanlar kilise inşa etmediler, evlerinde ibadet ettiler. Dini bayramlarını kutlarken, Müslüman bayram ve geleneklilerine saygılı oldular. 
.
Müslüman halk da onlarınkine…
.
1915'de Ruslar Kars'ı terk edince, tüm Malakanlar bölgede kalarak, Osmanlı kimliğine tabii oldular. 
.
Dinlerine sahip çıktıkları gibi, savaş karşıtı toplum olmak en büyük kırımızı çizgileriydi. 
Bu nedenle, 1921'de Türk ordusunun kurutuluş mücadelesi için düzenli ordu kurma girişimcilerine başlamasıyla istemeyerek de olsa Kars'ı terk etmeye karar verdiler. 
.
Bir kısım, Amerika Birleşik Devletleri, Kanada ve Yeni Zelanda'ya göç ettiler. Geri kalanlar için yalnızlık ve fakirleşme dönemi 1961'e kadar sürdü. 
.
Onlar da ekonomik sebeplerden dolayı Rusya'ya göç etmek zorunda kaldılar. 
.
Bir süre sonra oraya adapte olamayarak tekrar dönmek isteseler de, Rus Hükümeti pasaportlarına el koyarak dönmeleri engellendi. 
.
Bugün dünyanın farklı yerlerinde Malakanlar yaşıyor. Kars'ta ise 5 aile kaldığı biliniyor. 
.
Müslümanlarla evlenip din değiştiren de olmuş ,ismi Sara veya İvan olarak Müslüman eşiyle yaşantısını gayet güzel sürdüren de...
Ama şu bir gerçek, toplumsal nedenlerden dolayı göç etmeye zorlanan bu asil insanlar, Kars'a hem ekonomik, hem de kültürel anlamda damgasını vurmuş görünüyor. 
.
Bugün, Arpaçay ve İncesu köylerinde bulunan Malakan mezarlıkları dışında, dere kenarında atıl durumda bulunan bir kaç un değirmeni ve taş ev, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından koruma altına alınmış bulunuyor. 
.
Elde kalan kültürel Malakan mirasının, Kars turizmine büyük yarar sağlayacağını ve ivedikle bir Malakan müzesi açılması gerektiğini düşünüyorum. 
.
Yılda bir kez de,''Malakan Kültür ve Sanat'' festivali düzenleyerek, dünyanın birçok yerinde yaşayan Malakanları Kars'a davet edip unutulmuş bu kültürel hayatın canlandırılması gerektiğine inanıyorum.
.
Yazımızın sonunda, Malakanları daha iyi tanımak isteyen okuyuculara, Tarık Akan ve Şerif Sezer'in başrollerinde oynadığı, 2009 yapımı DELİ DELİ OLMA adlı sinema filmini izlemelerini öneririm. 
.
Kars'ta yaşayan Malakanların son temsilcisi olan MİŞKA karakterinin zor ve yalnız hayatını anlatan, oldukça etkileyici bir film. 
.
Filmde, piyano çalan Malakan karakter Mişka ile doğuştan müzik yeteneği olan Müslüman köylü kızı küçük Alma arasındaki duygusal bağ inanılmaz güzel anlatılmış. 
.
Mişka'nın, piyano ile beraber çalıp söylediği 'Bir Sarmaşık Olsaydım ' adlı Malakan şarkısının sözleriyle makalemi bitiyorum. 
Faklı kültürler ve dinler, Anadolu'nun zenginliği ve solan renkleridir. 
Hep yaşatmak dileğiyle…

Bir sarmaşık olsaydım, sıkıca tutunsaydım bir yere, 
Sökülüp atılmasaydım, köklerimi salsaydım derinlere. 
Bir sarmaşık olsaydım, dolasaydım gövdemi döne döne, 
Günlerce aynı yerde kalsaydım, hareketsizlikten uyusaydım.
Bense ayrık otuyum, her çıktığı yerden sökülen, 
Sarmaşık olmak isteyip de, basit bir ot bilinen 
Bir ayrık otuyum, kökü olmayan, sevilmeyen 
Sarmaşık olmaya özenen, öylece bir ot işte…
Kemal ŞENDİKİCİ






 

10 NİSAN 2025 PERŞEMBE GÜNEŞLİ VE SERİN BİR BAHAR GÜNÜ

Uzun zamandır  içimden birşey paylaşmak gelmedi.. Ülkemizde yaşanan demokrasi adına utanç verici ve üzücü gelişmeler nedeniyle nefes alamadı...