Blog Listem

14 Ağustos 2021 Cumartesi

HER HAFTA HER GÜN FELAKET HABERLERİ....DOĞAANA ÇOK KIZGIN ARTIK...


Uzun bir aradan sonra merhaba demek
kısmet oldu sağlıkla...
Bu güzel resmin altına
hep güzel şeyler yazmak isterdim..
Ancak ne var ki son zamanlarda ülkemizde
 güzel bir güne uyanmak zor oldu...
Yangınlar bitmeden sel felaketleri başladı...
Sanki doğaana artık çok kızgın...
Haklı da...
Hiç koruyamadık ki bize sunduğu güzelliklerini..
İnşallah ders alırız bu felaketlerden...
Evlatlara gelecek nesiller yaşanılası bir dünya
bırakamadığımızı düşünüyorum ve bu beni
çok ama çok üzüyor...


Ormanlarımızla birlikte yüreklerimiz de yandı üzüntüden...
 Yandı da ne oldu seyrettik kaldık elimizden hiçbirşey gelmedi maalesef..
Söndürmek için canla başla uğraşan emeği geçen herkesden Allah razı olsun...
Vefat eden vatandaşlarımız oldu
 Allahın rahmeti üstlerine olsun...
 Yaralanan vatandaşlarımıza acil şifalar diliyorum...
Umarım bir gün yine yemyeşil olabilir yanan ormanlarımız umarım....




Karadeniz sel felaketleriyle boğuşuyor bugünlerde maalesef..
Bölgeden çok acı yürek yakan haberler gelmeye devam ediyor
 ben bu satırları yazarken..
Allah yardımcıları olsun...
Giden canlara Allahtan rahmet ve ailelerine sabırlar diliyorum.



..

Bu aralar bu diziyi seyrediyorum...
Öyle güzel bir kasabada geçiyor ki her seyredişimde
tası tarağı toplayıp taşınasım geliyor...




Yeni bitirdim....Çok hızlı okunuyor...
Müjdat Gezen'in hayat tecrübelerinden ,
anılarından oluşan kısacık kısacık denemeler...





Beğendim paylaştım sevgilerimle...







Şimdilik hoşçakalın...Sağlıkla kalın...


Atatürk'ün doğa sevgisi  "AĞAÇ KESİLMEYECEK, BİNA KAYDIRILACAK."

Atatürk bir gün çiftliğe gittiğinde, Köşk´ün hemen yanındaki Ulu Çınar ağacının dallarını kesmeye çalışan bir bahçıvan ile karşılaşır. Hemen bahçıvanı yanına çağırarak bunun nedenini sorar. Görevli bahçıvanın cevabı şöyledir: "Ağacın dalları uzamış, binanın duvarlarına dayanmıştır." Aldığı cevaptan tatmin olmayan Atatürk, düşünülmesi bile imkansız olan bir emir verir:

"AĞAÇ KESİLMEYECEK, BİNA KAYDIRILACAK." Görev İstanbul Belediyesine intikal eder. Belediye Fen İşleri Yollar-Köprüler Şubesi sorumluluğu üstlenir. Ünlü bestecimiz Ferit Alnar´ın kardeşi olan Başmühendis Ali Galip Alnar (bazı kaynaklarda Ali Nuri Alnar olarak geçer) yanına aldığı teknik elemanlarıyla Yalova´ya gelerek çalışmalarına başlar.

8 Ağustos 1930 tarihinde önce bina çerçevesindeki toprak büyük bir dikkatle kazılıp yapının temel seviyesine inilir. İstanbul´dan getirilen tramvay rayları döşenir. Santim, santim çalışılarak bina yapı altına sokulan raylar üzerine oturtturulur. Artık binanın raylar üzerinde kaydırılarak ağaçtan uzaklaştırılması aşamasına gelinmiştir.

Güzel ve sıcak bir yaz akşamında Büyük Atatürk ile birlikte, kardeşi Makbule Atadan, Vali vekili Muhittin Bey, Emanet Fen Müdürü Ziya bey ve Cumhuriyet Gazetesi Başmuhabiri Yunus Nadi nezaretinde bina 4.80 metre civarında kaydırılır. Bu olağanüstü ve riskli iş 10 Ağustos 1930 tarihinde tamamlanır ve Ulu Çınar ağacıda kesilmekten kurtulur.















 

17 Temmuz 2021 Cumartesi

NİCE BAYRAMLARA İNŞALLAH ...




Sevdiklerinizle birlikte olabildiğiniz
sağlıklı huzurlu keyifli
bir bayram tatili 
dilerim herkese....










TATİLDE KİTAP HARİKA OLUR

Yeni bitirdim harikaydı...

Köklerin neredeyse orada çiçek açarsın...

Büyükannemin söylediği en güzel sözdü bu. Çünkü kökün ne kadar güçlü olursa vereceğin meyve de o kadar güzel olur. Ancak benim meyve verecek dallarımı daha on yedi yaşındayken kırdılar. Dün ile bugün arasında öyle çok fark var ki... Isaac ile erik ağaçlarının arasında koşturup, birlikte büyüdüğümüz küçük Alman köyüne rüzgârlı tepeden baktığımız günler çok mu geride kaldı şimdi?

1938 yılının sonbaharı, neden savaşı beraberinde getirdi ki? Sürekli kulağımda yankılanan bomba ve siren seslerini kim silecek? Ailem ve ben sığınağa tam vaktinde gidebilecek miyiz düşüncesinden ne zaman kurtulacağım peki?

Neyi özlüyorum biliyor musunuz? Isaac ile birlikte yumuşacık ekmek üzerine sürüp yediğimiz erik reçelinin tadını. O erik reçeli benim çocukluğum, hayallerim ve umutlarımdı. Ah Isaac... İnançlarımız yüzünden bu savaş bizi ayırsa da kalbimdeki seni nasıl alacaklar? Ben, Christine Bölz, her neredeysen orada senin yanındayım. Seni seviyorum, sevgilim ve senden hiç vazgeçmeyeceğim. Hem aşk için kimler neleri feda etmedi ki...













Küçük bir hikaye ile hoşçakalın sağlıkla kalın....

Bir gün yaşlı bir münzeviye sorarlar: 

"Sürekli yalnız olmaktan bıkmıyor musun?"
 
Münzevi cevap verir:
"Yapacak çok işim var. İki şahin eğitmem gerekiyor. Ve iki kartal. İki tavşan sakinleştirmek ve yılanı eğitmek. Eşeği motive etmek ve aslanı evcilleştirmek."

"Ama senin etrafında hiç hayvan göremiyoruz!" "Neredeler?"

Münzevi cevap verir:
"Onlar içimizde yaşayan hayvanlar." 

"İki şahin gördükleri herşeye saldırıyor. İyi-kötü, faydalı-zararlı. Onlara ayırt etmeyi öğretmeliyim. Çünkü onlar benim gözlerim."

"İki kartal dokundukları herşeyi mahvediyor, yaralıyor, parçalıyor. Onlara hizmet etmeyi ve zarar vermeden yardım etmeyi öğretmeliyim. Çünkü onlar benim ellerim."

"Tavşanlar her zaman kaçar, korkar ve saklanır. Onları sakinleştirip, zor durumlarla başa çıkmayı öğretmeliyim, beladan kaçmayı değil.Çünku onlar benim ayaklarım."

"En zor kısmı yılanı izlemek. Sıkı bir kafeste, güvenli bir şekilde kilitli olsa da, her zaman saldırmaya, sokmaya, yakın olan herkesi zehirlemeye hazır. Bu yüzden onu takip edip, disiplinli olmalıyım. Çünkü bu benim dilim."

"Eşek herkesin bildiği gibi çok inatçı, sonsuza kadar yorgun ve işini yapmak istemiyor. Bu yüzden ona şükretmeyi ve akışta olmayı öğretmeliyim. Çünkü bu benim vücudum."

"Ve sonunda kral olmak ve herkese emretmek isteyen bir arslanı evcilleştirmek istiyorum. Gururlu, kibirli ve dünyanın kendi etrafında dönmesini istiyor. O aslanı terbiye etmeliyim. Çünkü bu benim egom."

"Gördüğünüz gibi yapacak çok işim var"

ALINTI















 

19 Mayıs 2021 Çarşamba

19 MAYIS 2021 ÇARŞAMBA SICAK BİR BAYRAM GÜNÜ ...


Atam gençlere emanet ettiyse
 hediye ettiyse 
vardır bir bildiği..
Ne senden vazgeçeriz Ne eserinden..
Bayramımız kutlu olsun!!!






En sevdiğim ayın
 Mayıs olduğuna karar verdim..
Çiçekler kuşlar topyekün doğa cıvıldaşıyor
coşuyor adeta 
kapalı kaldığımız şu salgın günlerinde
şehirler de bile
duyulabiliyor doğanın sesi..
Ne güzel bir ay ...
İnşallah salgın ve yarattığı sıkıntılar
bir şekilde bitsin de
daha güzel mayıslara kavuşalım
hepbirlikte sağlıkla...



Dün vefat yıldönümüydü..
Saygıyla ve Rahmetle anmak istedim...




Bu son kapanmada ve bayramda 
elimden düşüremeden heyecanla
okudum bu kitabı...

Oğlunuzun gözlerinize bakamaması...

Suçlu olduğu anlamına mı gelir?

Jacob Hunt sizinle göz göze gelemez.

Onunla tokalaşmaya çalıştığınızı anlayamaz.

Jacob sadece kendisiyle konuşur.

Ne kadar uğraşsa da sizinle empati kuramaz.

Sıradan biri olmak ister, nasıl yapacağını bilemez.

Ancak Jacob Hunt hiç kimsenin yapamayacağı şeyleri becerir.

Hiç kimsenin göremediklerini görür, herkesin görmesini sağlar.

Öyle ki, cinayet davalarında polise yardım eder Jacob.


Ve bir gün kusursuz cinayet işlenir.

O kadar kusursuzdur ki, ancak Jacob işlemiş olabilir.



Borgen 'i izlerken bir yandan da 
bunu izliyorum..
Sürükleyici siyasi gerilimde,
 Amerika'nın geleceği,
Washington'a yapılan bir saldırının
hükümetin çoğunluğunu
 öldürmesinin ardından,
alt düzeyde bir görevlinin elindedir


İSTANBUL'UN SEMT ADLARI
BEYKOZ
Antik çağda “Amykos” olarak adlandırılan ilçe,
 Yıldırım Beyazıt tarafından fethedildiğinde
 “Amikos” olarak bilinen ilçe Beykoz olarak değiştiriliyor.
 İlçe ilk defa Bizanslılar tarafından Beykos ismi ile anılmış.
 “Kos” Farsçada köy anlamına gelir ve ilçede zengin kişilerin oturmasından
dolayı da Beykoz şeklinde isimlendirilmiş olabilir.



Bu aralar canım çok çekti..Ben pek beceremedim nedense

Belki sizinki harika olur..Afiyetle ...

Kolay kazandibi malzemeleri

-6 bardak süt
-3 kaşık pirinç unu
-3 kaşık mısır nişastası
-1 bardak toz şeker
-1 kaşık tereyağı
-4 kaşık pudra şekeri
-1 çay kaşığı tarçın

Kolay kazandibi tarifi

Öncelikle sütü, şekeri, pirinç ununu ve mısır nişastasını derin bir tencereye alın ve çırpma teli ile karıştırarak kıvam alana kadar pişirin. Daha sonra tereyağını ekleyin ve eriyene kadar karıştırın.
Önceden yağladığınız fırın tesisinin üzerine 4 kaşık pudra şekerini ve 1 kaşık tarçını serpin. Üzerine muhallebiden 2 kepçe dökün ve her yerinde eşit dağılmasını sağlayın.
Ardından tepsiyi ocakta çevire çevire karışımın yanmasını sağlayın. Sürekli çeviriyor olmanız önemli, eşit şekilde yanmalı. Yakma işlemi bitince üzerine kalan muhallebiyi dökün ve spatula ile rulo yapın. Soğuduktan sonra servis edebilirsiniz.
Afiyet olsun.


BEĞENDİM-PAYLAŞTIM





















VEDA EDERKEN GEÇENLERDE KARŞIMA ÇIKAN VE ÇOK HOŞUMA GİDEN BİR YAZIYI PAYLAŞMAK İSTEDİM SİZLERLE UMARIM SİZ DE BEĞENİRSİNİZ...
SU GİBİ AZİZ OL DERLER YA....

Sufizm’de SU FELSEFESİ
Suyun doğası bir felsefe anlatır.
Mesela dağdan akan suyu düşünün.
En az direnç gösteren yolu seçer akmak için.
Yani önüne bir kaya çıkacak olursa onunla uğraşmaz, kayayla mücadele etmez, etrafından dolaşıp devam eder akmaya.
Suyun bu doğasından alınan ilhamla şöyle der Sufiler:
“Seninle uğraşan hiç kimseyle uğraşma, eğer uğraşırsan onunla aynı yerde kalırsın. Etrafından dolanıp devam et yoluna.”
Diyelim ki dağdan akan su önüne çıkan kayanın etrafından dolaşamayacak bir yola denk geldi.
O zaman ne yapar, birikip üstünden aşar.
Yok eğer bu da olmuyorsa sabırla kayayı damla damla delmeye başlar.
Kayayı delmeyi başaran suyun kuvveti değildir tabii ki, damlaların sürekliliğidir ki buna da “sabır” derler.
Sabretmek hiçbir şey yapmadan oturmak değildir.
“Sabır dikenin içinde gülü, gecenin içinde gündüzü hayal edebilmektir.” der Şems-i Tebrizi.
Suyun doğası imkansızın bile başarılabileceğini, bunun için sabırlı ve istikrarlı olduğunu öğretir.
Kayayı delen su elbette yine yoluna devam eder.
Su hep akar.
Bilir ki aktıkça temizlenir.
Bazen dere kenarlarında su birikintileri oluşur, akmayan su bulanır, çamurlaşmaya başlar.
Üzerine pislik birikir ve Sufiler bu yüzden derler ki:
“Sen su gibi ak. Her daim yenilen. Her gün yenilen. İki günün aynı olmasın. Dünü dünde bırak yeni şeyler öğren.”
Mesela su değişimden hiç korkmaz.
Ama insanlar değişimi sevdiklerini söyleseler de aslında bundan çok korkarlar.
Su değişimi ne güzel de anlatır.
Bazen yağmur olur, bazen kar olur, bazen buz olur, bazen buhar olur.
Buhar olduğunda çıkar gökyüzüne yağmur olup iner yine yere.
Ayrıca su uyumludur.
Çay bardağına koyduğunda çay bardağının şeklini alır, kovaya koyduğunda kovanın.
Sürekli bulunduğu yere uyumlanır ama doğası hiç değişmez.
Her yere her şeye uyum sağlar.
Unutma ki dünyada her zaman doğaya uyum sağlayanlar hayatta kalır.
Uyum sağlayanlar esnektir çünkü.
Değişime direnenlerse katı.
Fırtına en sert en güçlü ağaçları devirir ama esnek fidanlara, otlara hiçbir şey yapamaz.
O yüzden esnek olanlar, uyum sağlayanlar hayatta kalır.
Aynı zamanda akışa teslim olur.
Teslimiyet içindedir.
Çünkü bilir ki bütün dereler eninde sonunda büyük denizlere, okyanuslara akar.
Elinden geleni yaptıktan sonra hayatın akışına teslim olmaktır bu.
Su berraktır, şeffaftır.
Olduğu gibidir yani.
Paylaşımcıdır.
Hep besleyicidir.
İnsanları, hayvanları, doğayı besler.
Hayatı başlatandır.
Su olan her yerde bitkiler vardır, hayvanlar vardır, insanlar vardır.
İşte suyun bu yapısından dolayı Sufiler birbirlerine
“Su gibi ol Azizim” derler.





































 

4 Mayıs 2021 Salı

4 MAYIS 2021 SALI BİZİM BURALARA BİRDENBİRE YAZ GELDİ


Bizim buralara aniden sanki bir günde
 pat diye yaz geldi. Perşembe günü işe giderken
üstümde ceket boynumda fularla giderken pazartesi 
işe kısa kollu gömlekle geldim..
Ilık bahar günleri keşke biraz daha uzun sürseydi..
Neyse napalım vardır bir hayır bunda da...
Keyifli sağlıklı huzurlu bir hafta olsun
inşallah hepimize




NE OKUYORUM...

Yeni başladım.
Çok keyif alarak okuyorum...


“Yorulduğun zaman dinlenmeyi öğren,

pes etmeyi değil.” –Muhammed Ali

Bir anne ve iki kızı…

 Hayat etraflarında dönüp dururken 

onları boşlukta savuruyor.

Bekâr anne Anna o kadar çok çalışıyor ki

 çocuklarını sadece kahvaltıda görebiliyor.

 Buna rağmen ödeyemediği borçlar yüzünden

 kapısına dayanmış bir de icra memuru var…

 Fakat bir gün, karanlığın en koyu köşesinde

 bir ışık peyda oluveriyor. Karşısına çıkan bu fırsatla 

ya borçlarını ödeyip zor bela sürdürdüğü

 hayatına devam edecek ya da ipleri eline alıp

 “yıldızları yeniden yakacak”!



BUGÜN
ÇİÇEK FIRTINASI VARMIŞ

Çiçek fırtınası nedir
 ?
 Atalarımız geçmiş yıllardaki bilgi ve
 tecrübelerine dayanarak birtakım
gözlemler sonucunda yazın gelişini
anlayabilmişlerdir.
Çiçeklerin açmaya başlaması ve
 rüzgarın şiddetlenmesiyle beraber gelişen
olaylara çiçek fırtınası denmektedir.
Çiçek fırtınasıyla mevsimsel
geçişlerin hızlanacağını ve
polenlerin bir miktar artması beklenir ve
ileriki günlerde artan polenlerin
 havada gezindiğini görebilirsiniz.


NE İZLİYORUM...

Yeni başladım.
2 bölüm seyrettim henüz.
Daha önce House of Cards ı 
severek izlediğim için bunu da 
seveceğimi tahmin ediyorum..
Bizimkilerden kumandayı elime 
geçirebilirsem devamını
 izleyeceğim 
kısmetse...


İSTANBUL'UN SEMT ADLARI
ÇATLADIKAPI semtinin adı nerden geliyor?
Bizans zamanında yapılan surların Sidera adı
 bir verilen kapısı, 1532 tarihinde meydana gelen
depremde çatlayınca; hem semt hem de kapı
 Çatladıkapı olarak anılmaya başlamıştır



Bir fıkrayla hoşçakalın sağlıkla kalın....

Tezek :))
Hükümet Kars’a bir yazı göndermiş:
- Kışın soğuk geçeceği anlaşılmaktadır....
Kullandığınız yakıtın cinsini, kod numarasını ve stok durumunu acele bildiriniz.
Karslı bir köy muhtarı da hemen Ankara'ya cevap yazmış:
... - Yakıtımız pohtır...
Nımarası yohtır...
Stoğımız çohtır...


 

9 Nisan 2021 Cuma

9 NİSAN 2021 CUMA ÇOK SOĞUK BİR NİSAN GÜNÜ....


Cuma geliverdi yine...
Cumartesi pazar evlerdeyiz mecburen..
Allah hepimize sabır versin
 sağlık versin..
Zor zamanlar...
Hayırlısı ile geçsin bitsin inşallah..


Buckingham Sarayı tarafından yapılan açıklamada 

99 yaşındaki Prens Philip’in

 bu sabah Windsor’da yaşamını yitirdiği duyuruldu



BİRAZ TARİH BİLGİSİ

Montrö Boğazlar Sözleşmesi,

1936'da imzalanan ve Türkiye'ye
 İstanbul ve Çanakkale boğazları üzerinde
kontrol ve savaş gemilerinin geçişini
 düzenleme hakkı veren uluslararası sözleşme.
 Sözleşme, Türkiye'ye Boğazlar üzerinde
 tam kontrol hakkı verir ve
barış zamanı sivil gemilerin
 özgürce geçişini garantiler.

.



Yeni mutasyon çıkarsa bence bizden çıkar
 adını da lebaleb mi koysak ne koysak..
Bir de aşı hakkımız çıksa keşke..




Gıda fiatları hatta herşey
el yakmaya başladı valla ya..
Nasıl duracak bu fiatlar bi bilsem..
Aldı başını gidiyor..

,

Henüz başlayamadım sırada bekliyor...

Her şey olmak isterken hiçbir şey olamayan,

 gün gün, adım adım hem servetini 

hem kendini tüketen bir adamın, 

Osman’ın hikâyesi bu roman.

 Bir hafriyat kamyonunun 

gece yarısı yapayalnız bir adama

 çarptığı gibi çarpan bir hikâye.


Ağla ağla bittim valla...Çok etkiledi beni..
Genç bir adam olan Mehmet,
 kağıt toplayarak geçimini sağlar. 
Onun bu hayattaki en büyük destekçisi ise
 Tahsin Baba'dır. Mehmet'in yaşamı, 
hayatına Ali adında 8 yaşındaki bir çocuğun
 girmesiyle bambaşka bir hal alır. 
Ali'yi ailesine kavuşturmaya çalışan Mehmet, 
bu sırada küçük çocukla arasında farklı bir bağ kurar.


Güzelmiş...



Ben bu yemeği 

bazen peynir yerine kıymalı da yapıyorum 

o da güzel oluyor ..Aklınızda bulunsun...

Malzemeler:

50 gr beyaz peynir

  • 50 gr kaşar peyniri
  • 6 adet mini kabak
  • 1 adet yumurta
  • 1 küçük tutam dereotu
  • 2-3 yemek kaşığı zeytinyağı
  • Yapılışı:
  • Kabakları yıkayıp uzunlamasına iki parçaya bölün.
  •  Böldüğünüz kabakların iç kısımlarındaki çekirdekleri
  •  kaşık yardımıyla çıkartın.
  1. Kabakları tuz ilave ettiğiniz bol suda 2-3 dakika kadar haşlayın.
  2.  Haşladığınız kabakları süzülmesi için kenara alın.
  3. Beyaz peyniri ve kaşar peynirini rendeleyin. 
  4. İçine 1 yumurta kırın ve kıyılmış dereotunu ekleyerek karıştırın.
  5. Kabakları fırın tepsisine dizin, hazırladığınız harcı kabakların içine paylaştırın.
  6. 200 derece önceden ısıtılmış fırında kabakların üzeri kızarıncaya kadar yaklaşık
  7.  10-12 dk fırınlayın. Fırından çıkan kabakların üzerine zeytinyağı
  8.  gezdiğin ve sıcak servis yapın







Hoşçakal derken
 biraz da gülümseyelim istedim...

Bunalıma giren bir rahip, bir ruh doktoruna gitmiş.
 Rahibi sabırla dinleyen ruh doktoru, demiş ki: 
- Bir doktor olarak sana şunları öneriyorum;
 birkaç gün için, üzerinden bu elbiseleri çıkar, 
alelade insanlar gibi giyin, büyük şehre git, keyfince yaşa. 
Doktorun tavsiyelerine uyan rahip,
 uçağa atladığı gibi Londra'ya gitmiş. 
Orada gününü gün eden rahip, güzel yemekler yemiş, 
güzel filmler, müzikaller izlemiş ve bir gece bir üstsüzler barına uğramış.
 Boş bir masaya oturan rahibin yanına bikinisinin sadece altını giymiş olan 
harika bir sarışın gelmiş ve sormuş: 
- Ne içersiniz muhterem peder? 
Panikleyen rahip, telâşla sormuş: 
- Rahip olduğumu nerden anladınız? 
Harika sarışın garson kız eliyle sus işareti yapmış,
 sağı solu kontrol ettikten sonra, rahibin kulağına eğilip şöyle demiş: 
- Sakin ol, aman kimseye çaktırma; 
Ben Rahibe Terasa. Benim doktorum da aynı!..:












 


10 NİSAN 2025 PERŞEMBE GÜNEŞLİ VE SERİN BİR BAHAR GÜNÜ

Uzun zamandır  içimden birşey paylaşmak gelmedi.. Ülkemizde yaşanan demokrasi adına utanç verici ve üzücü gelişmeler nedeniyle nefes alamadı...