Blog Listem

23 Ekim 2020 Cuma

23 EKİM 2020 CUMA ...HAFTA BİTİYOR..


Koca haftayı yedik bitirdik..
Keyifli bir haftasonu olsun hepimize
inşallah..






"The Notebook"
Seyretmediyseniz eğer haftasonu için iyi bir
öneri olabilir..mısırları da patlatın tabii ki...







Bir kitap ile de 
 keyifli zamanlar geçirebilirsiniz
haftasonu...
Belki yanında bir bitki çayı da iyi bir 
fikir olabilir...
hatta belki limonlu bir kek eşliğinde..



.












Facebook da paylaşılmış az önce gördüm hoşuma gitti paylaşmak istedim ben de ..

Güzel keyifli bir haftasonu dilerim herkese...sevgiyle sağlıkla kalın inşallah...

Bir çocuğun ayakkabısı denize düşer, kaybolur. Sahilde kumların üzerine şöyle yazar.. “ Bu deniz hırsızdır."
Biraz ötede bir balıkçı ağına yakalanmış çok miktarda balığı kıyıya çeker ve kumlara şöyle yazar.. “ Bu deniz cömerttir."
Bir genç denizde boğulur..
Acılı, ağıt yakan annesi kumlara şöyle yazar.. “ Bu deniz katildir."
İhtiyar bir balıkçı koca bir inci barındıran istiridye çıkarır denizden ve kumlara şöyle yazar.. “ Bu denizin gönlü çok zengindir."
Bir dalga gelir, sahilde yazılı tüm yazıları siler. Deniz sükunet ve huşu içinde seslenir;
Eğer deniz olmak istiyorsan başkalarının söylediklerine çok da önem vermeyeceksin! .
Sen ve 3 diğ


 

19 Ekim 2020 Pazartesi

19 EKİM 2020 PAZARTESİ YENİ HAFTAYA ÜZÜCÜ BİR HABERLE BAŞLADIM BEN..."BEKİR COŞKUN"



Huzurlu bir sonbahar haftası olsun inşallah...







Yazılarını keyifle okuduğum Duayen Gazeteci-Yazar

Bekir Coşkun da hakka yürüdü dün..
 Aynı babamın yaşında ..
Aynı kötü hastalıkla mücadeleyi kaybederek..
Hiç unutmayacağım ve çok özleyeceğim....

30 Eylül'de kaleme aldığı, sondan bir önceki yazısında

 “Bu yaz böyle geçti... Gelecek yazı bilemem”demişti...

Çok üzgünüm...




Bir gencecik evladımız daha kurban gitti cinayete...
Aklım almıyor bir insanın bir insanı öldürebilmesi..
Bu kadar çok kadın cinayeti haberi...
Yeter artık yeter...





Harika bir kitap ..beni çok etkiledi..



Şirin bir dizi...bol bol Paris var içinde...



Böyle bir gün olduğunu hiç bilmiyordum
bugün öğrendim valla...







Sevgili Bekir Coşkun  nurlarda ışıklarda dinlensin...

En sevdiğim en çok etkilendiğim yazılarından biriyle veda ediyorum ...

Göçmen kuşlar geçiyor başımın üzerinden... Artık mevsim güz...

Göçmen kuşlar geçiyor başımın üzerinden...
Artık mevsim güz...
Güz hüzün zamanıdır...
Canım sıkılır kuşların gidişine...
“Durun nereye, nereye” diye...
Peşlerinden bağırarak koşasım gelir...
*
Mevsim güz...
Gölgeler döndü...
Güneşin eski sıcaklığı yok...
Ayrılık günleridir...
Hüzün taşır gibi beyaz bulutlar dolanıyor başımın üzerinde...
“Durun durun, aceleniz ne” diye...
Kollarımı açıp bulutları tutasım gelir...
*
Artık sesleri gelmiyor, birbirlerinden uzak durarak ve bağırarak konuşan komşu bostandaki köylülerin...
Bağları bozdular...
Dalında unutulmuş tek tük üzüm taneleri...
Yaşlı saçlar gibi asmalar...
Yazlıkçılar kepenkleri kapatıp gittiler...
Bahçelerde gözden çıkarılmış birkaç eski sandalye, bir plastik masa... Kapının açılmasını boşuna bekleyen aç kalmış tekir...
Benim en çok dalından kopup düşen şu yapraklara canım sıkılır...
“Durun şurada” diye...
Toplayıp toplayıp dallarına koyasım gelir...
*
Hüzündür güz...
Güneş topraktan, kum sıcaktan, buğday başaktan, kuşlar yuvadan, gül yaprağından, yeşil sarıdan, yaz aşklarından eller ayrılır...
Terminallerde sarılıp sarılıp gidenler var...
Bir kız yüzünü duvara dönmüş, ağladığından utanır..
Ama bugünler ayrılık zamanıdır...
Bu mevsimde daha çabuk ağlıyor insan...
Bahaneye bakar gözpınarları...
Durup dururken bahar yağmurunun ilk iki damlası...
Yaş gözden ayrılır...
*
Güz hüzün mevsimidir...
Bu ayrılıklar bana göre değil...
Elimde beyaz mendil...
Peşlerinden koşup “ağlamayın...” diye diye...
Tüm ıslak gözleri silesim gelir..

12.02.2012
Bekir COŞKUN












 

12 Ekim 2020 Pazartesi

12 EKİM 2020 PAZARTESİ ..UZUN BİR ARADAN SONRA TEKRAR MERHABA...


TEKRAR MERHABA
Bu kadar zaman ara vermek istemezdim
ama öyle oluverdi işte...
Neden derseniz
 inanın tam bir açıklaması da yok...
Hadi bugün yapayım hadi yarın yapayım derken
günler gelip geçiverdi anlamadan...
Neyse bugün tekrar döndüm kısmet oldu da...
İnşallah düzenli devam edebilirim..
Hepimize huzurlu sağlıklı 
bir ekim haftası olsun inşallah...



 
Bugün ünlü yazarımız
 Oğuz Atay'ın doğumgünüymüş
Provası yok hayatın.
Ne yeniden yaşamak mümkün,
ne de yaşadıklarını silebilmek.
Önemli olan, ilk defa değil
son defa sevebilmek.
 

Dün Dünya Kız Çocukları Günüydü...
Her yıl 11 Ekim'de
dünya çapında kutlanan bir gündür.
2012'de Birleşmiş Milletler tarafından alınan bir kararla,
 kız çocuklarının cinsiyetlerinden ötürü maruz kaldığı
eşitsizlik konusundaki farkındalığın artırılması
 amacıyla kutlanmaya başlamıştır.
 
Benim de Allah bağışlarsa bir kız evladım var.
Onu elimden geldiğince kendi ayakları üstünde
güçlü bir şekilde durabilecek şekilde yetiştirmeye 
gayret ediyorum. Umarım başarılı da olurum...


Sinema ve tiyatro dünyasının
usta ismi Levent Kırca,
 ölümünün 5. yılında unutmayalım.
Az mı güldürdü bizi bir zamanlar...
 Kırca, son mektubunda
 "Dik durun... Adil olun, sabırlı olun.
 Daha iyi bir dünyada görüşmek ümidiyle.
 Atatürk'le kalın, cumhuriyetle kalın,
 hoşça kalın"
sözleriyle bizlere veda etmişti.







Haftasonu gelen yangın haberleri ile
kalplerimiz de yandı kavruldu acıdı...
Çok fenaydı...
İnşallah son olsun..
Yapanlar gözyumanlar
 Allahından bulsunlar...




 

Rahmetli babamın bir şiiri ile
 veda ediyorum bugün size..

KARANLIKTA KAYBOLMAK
Gecenin lacivert koynunda bazen
Hiç özleyesim gelmez ışığı
hak âşığı bir semazen gibi
Derin lacivertlerin tutkusunda dönerim
Hele yakamozlarını yakmışsa deniz
Kumsalda ikimiz
Yıldızlarla berabermişiz gibi
Sakin biteviye ve sessiz
Dönüp dururuz kendi eksenimizde
Bir avucumuz semaya açık
Diğer avcumuz yerde
Her met-cezirde
ölüm korkusu alsa da beni
Kaybolasım geliyor bazen
Deniz yıldızlarıyla birlikte
O güzelim 
O gölgesiz 
O derin lacivertte…
Ekim 2011 İzmir
Mehmet Mez 


5 Haziran 2020 Cuma

5 HAZİRAN 2020 CUMA HAFTASONU ÖNCE KARANTİNA VAR DEDİLER SONRA YOK DEDİLER:)))

İŞTE HAZİRAN DA GELİVERDİ...

Öyle böyle virüslü virüssüz
acısıyla tatlısıyla
akıp gidiyor zaman yine...
Huzurlu bir ay olsun inşallah
 hepimiz için...
Ustanın ölüm yıldönümüydü 3 Haziran,
takvimcik anmadan geçemezdi tabii ki...
Usta ki ne usta..Nurlarda dinlensin...
Çok feciydi..

Video önüme düşünce seyretmişitm daha 
ne bu  böyle ya korkunç demeden
 adamcağızın  öldüğünü öğrendim..
Seyretmez olaydım etkisinden kurtulamadım...
 Adamcağız adeta tüm dünyanın  gözü önünde
 yalvara yalvara öldü..
NETFLİX/DİZİ

Kızım keşfetmiş yine ...
her hafta 2 bölüm geliyor..
heyecanlı,sürükleyici..

                                BİR KİTAP/HENÜZ OKUMADIM/HARİKA GİBİ...

                         Morsalkım bütün cepheyi sarmış, 
                         üç katı aşıp çatıya kadar tırmanmış, 
                         salkım salkım çiçekli dallar damdan aşağı sarkıyor.
                         Ardındaki boydan boya balkonları, 
                        o balkonlara açılan geniş pencereleri düşünüyor.
                        Kimler var içerde? Gidenler, kalanlar… 
                        Çocuklar büyümüştür, gençler çoluk çocuğa karışmıştır, 
                        kim bilir nerelerdeler. Umut? Hatırlanması yasak bölge.
                        Her hatırladığında yasak bölgenin dikenli 
                        tellerinin içini kanattığı, 
                        acıyı bastırabilmek için hemen uzaklaştığı 
                         suç ve günah coğrafyası.”

                         Bir ülke, bir şehir, bir semt ve bir ev:
                          Yolun sonundaki mor salkımlı ev


HAYAT YOLCULUĞUMUZDA
AKLIMIZDA BULUNSUN DİYE...
                                BİR TARİF/KEFİR/BEN DE İLK DEFA DÜN DENEDİM

ANNEME UĞRAMIŞTIM DENEMEK İSTER MİSİN MAYA VEREYİM Mİ DEDİ
BEN DE İSTERİM DEDİM BAKALIM TUTTURABİLECEK MİYİM ?

BU AKŞAM21.30 DA BELLİ OLUCAK....

                                         Malzemeler:

  • Kefir mayası
  • Süt
  • Cam kavanoz
  • Tahta kaşık veya tel çırpıcı
  • Süzgeç

Doğal kefir mayası nasıl elde edilir? İşte hazırlanışı!

  • Kefir yaparken çiğ süt kullanılmalıdır.(Ben pastörize kullandım)
  • Eşim çiğ süt aldırmıyor bana maalesef...
  • Çiğ sütü içerisindeki bakteri veya mikroplardan
  • arındırmak için kaynattıktan sonra oda sıcaklığında
  • (serçe parmağınızı batırdığınızda birkaç saniye
  • dayanabileceğiniz derecede olmalı) dinlendirin.
  • Cam kavanoza aldığınız sütü oda sıcaklığına getirdikten
  • sonra kefir mayasını tahta kaşık yardımıyla sütün içine boşaltın.
  • 1 litre süt için 1 ceviz tanesi büyüklüğünde kefir mayası yeterlidir.
  • Kefir mayasını süte ekledikten sonra cam kavanozun kapağını kapatın.
  • Annem dedi ki kapak kapama tülbent ört hava almalı dedi peçete de olur dedi
  • Mayalanma işlemi 8 – 24 saat arasında değişir.
  • EN ÖNEMLİ PÜF NOKTASI : 
  • ASLA METAL KULLANILMAYACAKMIŞ YAPIM AŞAMASINDA

KEFİRİN FAYDALARI
  • Sindirim sistemini düzenler.
  • Damar sertliğini ve kas kasılmalarını önler.
  • Sinir sistemini güçlendirir.
  • Bağışıklık sistemini güçlendirir.
  • Mikrobik enfeksiyonlara karşı direnci artırır.
  • Bağırsakları çalıştırır.
  • Kronik yorgunluğu giderir.
  • Stresi azaltır, sakinleştirir.









VEDA EDERKEN BİR HİKAYECİK/FIKRACIK
                                                   
                                                Fincancı katırlarını ürkütmek deyiminin hikâyesi:

Hoca bir gün, yolunun üstündeki mezar­lıktan geçmektedir.
Ayağı kayar, yeni kazılmış bir çukura yu­varlanır. Hemen toparlanıp kalktığında bakar ki üstü başı tozlanmış. Tozlarını silkelemek için üstündekileri çıkardığında aklına birden, “Hazır çukura girmiş ve soyunmuşken kendi­mi ölü yerine koyup şuraya uzansam; bakalım sorgu meleği geldiğinde ne soracak, öğren­miş olurum,” diye bir fikir gelir. Çukura boylu boyunca yeniden uzanır.
Tam o sırada, kulağına şangır şungur ses­ler gelmesin mi? Hoca kıyamet koptu sanır, fırlar mezardan.
Meğer o sırada, bir kervan geçmektey­miş oradan. Hoca mezarlıktan fırlayınca katır­lar ürküp kaçar; kırılmadık ne fincan kalır ne kâse… Kervan sahipleri çok öfkelenir, ellerine birer sopa alıp koşarlar Hoca’nın yanına:
“Bre sen kimsin? Burada ne işin var?” “Ben ölüyüm,” der Hoca.
“Peki, çukurun dışında ne işin var senin?” “Dünyayı seyre çıktım!”
Ötekilerin öfkesi zaten burnunda:
“Yaa, öyle mi?” derler. “Biz sana dünyayı bir güzel seyrettirelim de gör!”
Sopalarla temiz bir dayak atarlar Hoca’ya. Hoca zar zor topar­lanıp eve döndüğünde onu karşısında perperişan gören karısı şaşkınlıkla:
“Efendi, neredeydin sen böyle?” diye sorar.
Hoca:
“Sorma hatun sorma, öteki dünyadan geliyorum,” der.
Hoca’nın alay ettiğini sanır kadıncağız:
“Ya, öyle mi, ne var ne yok oralarda?” diye sorunca
Hoca, bir köşeye yığılıp kalırken cevap verir:

,
“Fincancı katırlarını ürkütmezsen bir şey yok!”
       
  İşte fincan, işte katır,
         Hoca bulmuş, boş bir kabir.
         Ürkütmüş yüklü katırları,
         Haşat etmiş fincanları.


10 NİSAN 2025 PERŞEMBE GÜNEŞLİ VE SERİN BİR BAHAR GÜNÜ

Uzun zamandır  içimden birşey paylaşmak gelmedi.. Ülkemizde yaşanan demokrasi adına utanç verici ve üzücü gelişmeler nedeniyle nefes alamadı...